Ahmet KABAKLI – Ayla Ağabegüm’ün, yıllardan beri okuduğum yazılarını kitap halinde görmek, gönlüme sevinç olmuştur. “Bu değerli düşünceleri kitap yapmalısın” diye kaç kereler kendisine hatırlatmıştım. O her defasında tevazu gösterir, alçak gönüllü mazeretlerle bu lüzumlu işi ertelerdi.

Ayla Ağabegüm, yazmaya Türk Edebiyatı Dergisi’nde başlamıştır. Bu bakımdan “Türk Edebiyatı” da bir fikir adamı çıkarmış olması bakından sevinçlidir.

Benden başka, Türkiye’nin her tarafına yayılmış okuyucuları, öğrencileri ve konferanslarında kendisini dinleyenler de, büyük coşkunlukla istemiş, Ağabegüm’ü zorlamış olacaklar ki, nihayet kitabını çıkarmaya mecbur oldu. Türk fikir hayatı da bu fırsatta yeni bir imza kazanmış oldu.

Ağabegüm, yılgınlığı şiddetle reddeden atılgan ve hareketli bir imzadır. Bu yazılarda kendini biraz huşûnetle (sertçe) dışarı vurma hissini belki güçlükle frenlemektedir.

Olgun bir fikir birikimi içinde, ağırlıklı bir isyanının temsilcisidir. İtiraz, tartışma ve protestolar, Ağabegüm’ün yazılarında ağır basmaktadır. Ancak onları yazarken yine de kalemine ustalıkla hâkim olabilen, düzenli, zarif dikkatli ve tutarlı bir üslûbun rahatlığı, okuyanı sarmaktadır.

Ayla Ağabegüm, 10 yılı aşan devamlı yazıları ile, Türk Edebiyatı’nın fikir ağırlıklarından birisi olmuştur. Yazıları eğitim, çocuk kitapları, tiyatro, roman, hatırat, adab-ı muaşeret, özellikle de “cesaret” âlemlerinde sesler getirmiştir.

Ağabegüm, edebiyatta “hikâye tarzını” da başarı ile denedi. Denemeğe devam edecektir.

Fakat gerçekten gurur duyduğumuz bir öğretmen olan Ayla, asıl kalıcılığını, bu fikir yazıları, milletin kültürüne yönelik savunmaları ve nicelerini nizama, doğruluğa, edebe davet eden görüşleri ile sağlayacaktır. Hitabetindeki fikir birikimi ve duygu sıcaklığı sinmiş olan o yazılarından seçtiklerini, bir kere daha zevkle okudum. Aynı zevki sizlere, özellikle, milli davanın öz savunmasını üstlenen gençlerimize tavsiye ediyorum.

Ağabegüm, çıkışları ve hamleleri ile, ülkemizin ahlâk ve fikir mukadderatına el koymaya namzet yeni bir Halide Edip örneği vermektedir. Kültür ve inançta vermeğe mecbur olduğumuz mücadelenin bayrağı olabilmek istidadındadır. O, bayrağı “bayraklaştırarak” taşıyacak olan gençlerimiz de, bayraklaştırmak istedikleri dava uğrunda lütfen rehbersiz kalmamaya baksınlar.

Bana, “Kendi kitabınızı yayınlamak mı, yoksa, sizi ayrı bir üslûp zarafetinde devam ettiren genç dava yazarının kitabına önsöz yazmak mı?” diye sorarsanız:

– Vallâhi, ilk kitabımı basılı ve ciltli görmenin sıcaklığını unutalı yıllar oldu… İyi yetişmiş bir dostumun yeni kitabına giriş sözleri yazmak ise her zaman bulunacak zevklerden değil.

/ 20 Mart 1992 (Beşiktaş-İstanbul)

Sonraki İçerikAllah’a Dönüş