Gözümüzü bir an yumalım ve tarihte yapılan özgürlük savaşlarını hatırlamaya çalışalım… Yaşandığı devirde, başkaldıranlar kendilerini haklı gördükleri için bir mücadeleye girmişler veya girdiklerini sanmışlardır. Yıllar, yüzyıllar sonra yaptığımız değerlendirmeler-de her zaman başkaldıranın haklı olduğunu görmüyoruz. Siyasî sebepler, sosyal sebepler ve dünyaya hâkim olmak isteyen güçlerin oyunları ne yazık ki yaşanılan devirde anlaşılamıyor. Okul yıllarında Abdülhamid Han’ın tahtan indirilişini tarih derslerinde bize anlatan hocalarımızın ne kadar haksız olduğunu yıllar sonra anlamıştık. 

       Arap halkı özgürlük mücadelesi için ayaklandı. Baskıcı liderlere hesap sorulmalı diyorlar. Dünya haritasını değiştirmek isteyen ülkeler bu hareketi destekliyorlar. Muhalif güçlere silah ve para yardımı yapılırken, halk silah kullanmak için de eğitiliyor. Afganistan ve Irak’ta yapılanları ve sonuçları düşününce kafamız karışıyor. Başbakanımızın, Dışişleri Bakanlığımızın aldığı kararların doğru ve hayırlı olması için dua etmekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Halk öylesine bir uykunun içinde ki oy verdiği parti liderinin bütün konuşmalarını bir dinî emir gibi telakki ediyor. Çok sevdiği başkanının bir gün söylediği doğruyu alkışlarken, yarın verdiği bir yanlış kararı göremiyor ve onu da doğru kabul ediyor. Basın da aynı uykunun içinde, dün Kıbrıs’la ilgili kararlarda Denktaş’ın düşünceleri yanlış olarak yazılırken, konuşulurken son günlerde Denktaş ile aynı fikirde birleşilebiliyor, çünkü hükümetin bu günkü kararı desteklenecektir, dün de dünkü kararı desteklenmişti.

       Bahçeli’yi yanlışsız lider olarak kabul edenler, bayramda duygularını paylaştığı bir partinin bayram ziyaretini kabul etmeyişini hoş karşılayabiliyor. Kılıçdaroğlu’nun, Apo’nun avukatını ve Soroscuları milletvekili yaptığını doğru bulmayan CHP’liler yüksek sesle “yanlıştır” diyemiyor.

       Değerli dost Tülay Bardakçı, “Kerkük’ten kimse söz etmiyor. Gazze için duyduğumuz heyecanı Kerkük için de duyamaz mıyız? Ne olur, bu konuyu da yaz” diye ağlıyordu. Irak’ın özgürlük operasyonunun acısını Kerküklü Türkler çekiyor. Öldürmek için, sindirmek için, topraklarını terk etmeleri için, sessizce yapılan kıyımdan söz edilmiyor. Kerkük’ten kaçırılanların, öldürülenlerin hesabı sorulamıyor. Kerkük, Kürtlerin ve ABD’nin denetiminde… Hapsedilen, işsiz bırakılan Türkmenlere kim sahip çıkacak? “Kerkük petrol kurbanıdır. Dünya rezervlerinin yüzde 7,5’ine sahiptir. Bunun faturasını insanlar canlarıyla ödüyor” diyen Ali Kerküklü’nün “Irak’ın Özgürlük Operasyonu” kitabını okumalıyız.

/Haber Ajanda Dergisi-Ekim 2011

Önceki İçerikBizde Sitem Tezgâhı Var
Sonraki İçerikÇakmak Gazı Koklayan Gençler