Abant Platformu’nda alınan kararların içinde “Ana dilde eğitim hakkı tanınmalıdır” önerisi de var. Bir okul düşünelim, Türkçe resmi dil ve bütün dillerde eğitim almak isteyen çocuklara bu hakkı tanımak istesin. Acaba becerilebilir mi? (Kürtçe, Süryanice, Çerkezce…) Bir kişi bile istekte bulunsa okul bu bölümleri açacaktır. Her bölüm için sınıf ve öğretmen bulması mümkün mü? Bazı dillere ayrıcalık tanıması da mümkün olmayacaktır. Oysa ana dil, daha okula gitmeden evde öğrenilir. Seyredilen çocuk kanalları, dinlenen radyolar, kurslar yardımcı unsurlardır. İngiltere ve Almanya’da yaşayan dostların çocukları evde Türkçe konuşuyor, çocuklar Türk televizyonlarını seyrediyor ve düzgün Türkçe’yi konuşuyorlar. BDP’nin ısrarı siyasidir. Milletvekilleri toplantılarında Kürkçe konuşuyor, Kürtçe’yi okulda öğrenmediler. Ben de Türkçe’yi okula gitmeden öğrendim. Her ülkede konuşulan bir resmi dil vardır. Okullarda öğrenilir. Almanya’da bir Alman vatandaşına İngilizce yol sorsanız, bildiği halde cevap vermez ve İngilizce “Lütfen Almanca konuşun” der.

       1970 yılında Cemal Aydın Fransız Filolojisi’nde okumaktadır. Çok sevdikleri genç Fransız Hoca, ilk derslerde çocuklara bir anket doldurtur. Sorular arasında “Kaç dil biliyorsunuz? Evinizde hangi diller konuşuluyor?” gibi bölümler vardır. Bir süre sonra hoca gelmez olur. Sonra ajan olduğu anlaşılmıştır. Anket sonucunda Kürt gençlerini tespit etmiş, evinde toplantılar yaparak, Kürtlük bilincini aşılıyormuş. Yıllar sonra Cemal Aydın Fransa’ya gittiğinde hocasının Kürtlükle ilgili kitaplarını görmüştür. 19970’li yıllarda Türkiye’de göze batan Kürtçülük hareketi yoktur.

/Haber Ajanda Dergisi – Nisan 2012

Önceki İçerikŞehit Kime Denir?
Sonraki İçerikHoşgörü Adına