Seçimlerde Başbakanımız “Üçüncü Devre ustalık devrimiz olacak” demişti. Değerlendirmeyi ancak dört yıl sonra yapabiliriz. Diğer bakanları bilmem ama Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Fatma Şahin, ustalık devrinin bir seçimi… Yıllarca dergimizde aileden sorumlu devlet bakanlığında yapılan yanlışları yazmıştım. Çocuk yuvaları ve huzur evlerinde bizi üzen olaylar yaşanmıştı. 

       Fatma Şahin, geldiği ilk günden itibaren, bakanlığının ilgilenmesi gereken konulara vakit geçirmeden parmak bastı. Basın, olumlu adımlarından övgüyle bahsediyor. Bakanımız İstanbul’da televizyon-internet konusunda çalışan sivil toplum kuruluşlarıyla bir toplantı yaptı. Söylenenleri dikkatle dinliyordu. Ayrılırken, düşüncelerimizi tekrar dinleyeceğini vaat etti. Aileyi Koruma Derneği adına dört arkadaş katılmıştık, hepimizi ayrı ayrı dinledi. Benim tekliflerim, televizyondaki diziler ve programlarla ilgiliydi…

       Bilinçli bir izleyici için çalışmalar yapıyoruz, bilinçli sponsorlar çok önemlidir. Yıllar önceki aile şuralarında da aynı teklifim vardı. Başbakanımız, sporcularla toplantı yaptı, gazetecilerle yaptı, yönetmen ve oyuncularla yaptı. Sizden ricamız, bu konuda çalışan sivil toplum kuruluşlarıyla sponsorların beraber olacağı bir toplantının yapılması ve televizyonlardan bu toplantının kesintisiz verilmesi… Aynı şekilde bakanımızın davetiyle, televizyon yöneticilerinin ve bu konuda çalışan sivil toplum kuruluşlarının bir toplantıda buluşması…

       Geçmiş yıllarda yapılan şura kararlarının incelenmesi de önemlidir. Sunulan tebliğler de incelenmelidir. 1990 yılında düzenlenen şurada divan üyesi olduğum için bütün konuşmaları, tartışmaları dikkatle dinlemiştim. Alınan kararlar uygulamaya geçilseydi, şu anda yaşadığımız olumsuzlukların hiç birini yaşamazdık. Benim tebliğim, “Aile Danışma Merkezleri”nin hayata geçirilmesiyle ilgiliydi. Üç madde halinde şura kararlarına geçmişti.

       1. Şehir hayatıyla beraber, insanların yalnızlı1ğı söz konusudur. Bu yalnızlığın getireceği problemlerin çözümü, aile danışma merkezlerinin sayılarının artmasıyla, muhtarlıkların yardımıyla ve mahallelerde danışma merkezlerinin kurulmasıyla olacaktır. Bu merkezlerde, pedagog, psikolog, ilahiyatçı, o mahallede oturan doktor, öğretmen, avukat, (emekli olanlar da) gönüllü olarak katılabilir.  

       2. Eşleriyle, çocuklarıyla, komşularıyla problemi olan hanımların ve ailenin diğer fertlerinin problemlerini mahkemeye gitmeden bu merkezlerde çözümlemeye çalışılması… Ayrıca komşuluk ilişkileri de daha olumlu bir yönde gelişecektir. Dayak yiyen çocuklara, kadınlara, yaşlılara bu merkezlerde ilk planda yardım edilecektir. Muhtarlık binalarının birkaç katlı inşa edilerek toplanma salonlarında uzmanların yapacağı sohbet toplantıları mahalle sakinlerini rahatlatacaktır. Geçimde zorlanan ailelerin, çocuklarının ihtiyaçlarını gidermede mahalle içinde çare bulunacak, bulunmadığında yol gösterilecektir.

Detaylarını anlatmayalım, ancak tebliğimin bütün kesimler tarafından kabul edilmesi güzeldi. Rapor yazıldıktan sonra feministler önerge vererek “ilahiyatçı” bölümünün kaldırılmasını istemişlerdi. Şura kitapçığında itiraz edenlerin isimleri yazılı olarak kayıtlıdır. 1998 yılında yapılan şura kararları da önemlidir, incelenmelidir. Tebliğimde yasaklarla, RÜTK kararlarıyla bir sonuca varılmadığı da yer almıştır. Televizyonların kendi içinde ilim adamlarından (tarafsız, devletin güdümünde olmayan) danışmanlar olmalıdır. Örnek: Bir 23 Nisan günü yapılan programda, bir türkücü sunucu olarak bir çocuğa “Allah belanı versin” diyebilmiş, aynı programda bir başkası kötü örnek olacak davranışlarda ve küfürlerle dolu bir şiiri okuyabilmiştir.

       Sunucu olmak, spiker olmak bazı kıstaslara bağlı olmalıdır. Konuşmasını ve Türkçeyi doğru kullanmasını bilmeyen, şarkıcılara, türkücülere eğlence programı yaptırılması kaliteyi ve Türkçenin doğru kullanılmasını bozmaktadır. Bu konuda reklâm verenlerin bilinçlendirilmesi gerekecektir.

       Sivil toplum kuruluşlarından yeni bir kuruluş oluşturulabilir ve bu kuruluş maddî olarak desteklenebilir. Bu kuruluş, halkın reyting sonuçları diye kandırılmasını önleyecektir.

       3. Sivil toplum kuruluşları, reklâm verenler derneğine ve reklâm verenlere ulaşmalıdır.

       Şura karaları incelendiğinde tebliğler ve düşüncelerin çok önemli olduğu görülür. Yapılan şura karalarının çıkmasından 2011 yılına kadar geçen zamanda gelişen olumsuzluklar için kimler suçlu dersek, hükümetler, sivil toplum kuruluşları, ilim adamları, gazeteciler, son olarak da kızgınlığını, üzüntüsünü gerekli yerlere ulaştırmayanlar… Vebalden kurtulmanın tek yolu, hep beraber yola çıkmak…

       Yazımı bitirirken televizyonun düğmesine bastım. Herkesin beğendiği, devlet ricalinin de beğenip tebrik ettiği meşhur bir sanatçının programından bir bölüm… Örnek verirken öncelikle affınıza sığınıyorum: “Oha, oha ulan herifler… Kral adamsın oğlum, manyaklaşma!” Bu ifadeler, maalesef  “çok güzel hareketler” olarak nitelendiriliyor!..

/Haber Ajanda Dergisi – Ekim 2011

Önceki İçerikOkullar Açıldı
Sonraki İçerikSarkozy, Elif Şafak ve Ece Temelkuran